Starbucks: Gönlünü İşe Vermek Kitap İncelemesi

ibrahimcanerdogan
3 min readAug 15, 2021

--

Maddi açıdan iyi durumda olmayan bir ailede büyüyen Howard, başka eyaletleri gezmeyi ve görmeyi çok istemektedir. Üniversiteye de gitmek isteyen Howard, gerekli maddine duruma gelmeye çalışmaktadır. Bunun için Beyzbol oyuncusu olarak kazandığı bursla hem başka eyaletler görür hem de üniversiteyi bu sayede mezun olur. Mezun olduktan sonra ilk olarak pazarlama sorumlusu olarak çalışmaya başlıyor. Kısa bir süre sonra ayrıldığı bu firmadan sonra Howard, henüz yeni bir kahve dükkân zinciri olan Starbucks ile tanışıyor. Sadece kahve çekirdeği satan Starbucks’a uzun uğraşlar sonucu girmeyi başarıyor. Starbucks o zamanlar değişime kapalı ve belli bir müşteri kesimine hitap ettiği için Howard, Starbucks kurucuları tarafından olumsuz karşılanıyor. Uzun uğraşlar sonucu çalışmaya başlıyor. İşe başladığında kahve ile ilgili her detayı öğrenmeye başlıyor. Daha sonrasında kısa bir süre için gittiği İtalya’da “bar kültürü” kendi yaşadığı yerden farklı olduğunu keşfediyor. Buradaki kahve kültürünün analiz ederek Seattle’a geri dönüyor. Bu kültürü çalıştığı Starbucks dükkanında uygulamak istese de bu fikir çok üzün sürmüyor. Starbucks içinde uzun uğraşlar sonucu bir tadım standı açıyor. Kendi kurallarına karşı geldiği gerekçesiyle kapattırdıkları bu standa aslında kısa bir süre içinde çok fazla ilgi görüyor. Artık Starbucks’tan ayrılma vakti geliyor. Kendi gördüğü kültürü Amerika’ya getirmek için gerekli olan finans desteğini almak için çeşitli kişilere gidiyor, fikirlerini anlatıp destek bulmaya çalışıyor. Fikirlerini anlattığında kabul eden ve mantıklı olduğunu savunan birileri ona yardım ederek ilk kafesini açarak işe koyuluyor. Bir süre sonra Starbucks’ın satılığa çıkarıldığını duyuyor. Hızla yatırım desteği bulmak için sunumlar ve görüşmeler yapıyor. Gerekli destekle beraber Starbucks’ı satın alıyor. Starbucks’ın bugünlere gelmesinde çok önemli bir rol oynuyor.

Starbucks’ı satın almak için gittiği görüşme, yaptığı sunum sayısının 242 olması ve bunun tamı tamına 217’si fikrini tutmayacağını düşünüp “hayır” demesi dikkatimi çeken ilk kısım oldu. Burada gerçekten bir pes etmeme hikayesi var. Starbucks’ın güçlü bir şirket olmasında bir hayal uğruna çok sıkı çalışma olduğunu, adanmışlık olduğunu görüyoruz. Howard gerekli desteği ilk 10 şirkette bulamayıp pes etseydi, bu bir “başarısızlık” öyküsü olarak karşımıza çıkacaktı. Bir sunumdan çıktıktan sonra ret alsanız bile diğer sunumda fikrinizi aynı heyecan ve aynı inanmışlıkla anlatmak gerekiyor. Buradan başarıda, sabrın ne kadar etkili olduğunu anlamış oluyoruz.

Howard, Starbucks’ın başına geçtikten sonra kavrulmuş çekirdekler ve sunduğu kahvelerle beğenilere yol açmıştır. Bunu gören diğer şirketler de aynı işe girmeye başlasalar da bu Starbucks kadar başarılı olamıyor. Çünkü Starbucks sadece bir satıcı olarak kendini görmeyip müşterileriyle arasına farklı bir iletişim kurmaya çalışıyor. Bu iletişim stratejisi rakiplerinden kendisini ayırt etmesini sağlayarak kısa sürede yükselmesinde olanak sağlıyor. Bu durum benim kafamda bir benzetme yapmama yol açıyor. Günümüzde de Ebebek aynı Starbucks gibi kitlesine rakipleri gibi bir satış yapma prensibi koymuyor. Annelere sağladığı telefon hatları, destekler veya sosyal medya üzerinden canlı yayınlar gibi birçok şey arasına özel bir iletişim eklenmesini sağlıyor. Belli bir pazarda lider olmanın en önemli şartının da “iletişim” olduğunu anlamış oluyoruz.

Ayrıca kahve kalitesini, çalışan kalitesini ve sunduğu hizmetin kalitesini sağladıktan sonra artık çalışanlarına “her bardağı ilk kez hazırlıyormuş gibi” motive etmesi çok güzel bir düşünce yapısıdır. İşini iyi yapan bir elemanı işini sürekli aynı heyecanla sürdürmesini isteyen Howard, her kahvede mükemmeli nasıl yakalayacağını bu şekilde düşünmüştür. Gerçekte de böyledir. İnsan iş hayatında temelde aynı işi yapar ama gerçekten işini seviyorsa her defasında aynı heyecanı korur.

Howard işe alımlarda kullandığı “Sizi işe aldım. Çünkü benden daha akıllısınız.” sözü çok etkili bir cümledir. Daha işe aldığı ilk kişi kendinde çok büyük bir potansiyel olduğunu görerek, üst düzey bir motivasyonla işe başlar. Ayrıca burada çalışan seçimine de ne kadar önem verdiğini görmekteyiz. Her çalışanının kendi şirket imajında çok büyük bir etkisi olduğunu bilmektedir.

Howard yeniliği düşünmesi ve bunu sürekli istemesi, farkında olması ona kazandırdığı bir başarı vardır. Sadece kahve çekirdeği satan bir mağaza en iyi çekirdekleri satsa da insan faktörünü hiç saymaktır. İnsanlar sürekli değişim ve gelişim içinde olduğundan dolayı bir yerden sonra insanlar farklılığa yönelecektir. Howard, büyüme adımlarını da bu şekilde atıyor kendisi Dünya’nın akışına göre ve kalitesiyle beraber ilerlemeye çalışıyor. Yani standart kalite, sürekli yenilenme.

Genel olarak bu kitapta anlatılmak istenen, “bir marka nasıl kurulu?”, “iş hayatında dikkat edilmesi gerekenler” gibi başlıkları insanlara aktarmak değil, insanları hayal kurmaya yönlendirmektir. Kurduğu güç, imkânsız görünen hayallerinin peşinden koşmalarını sağlamayı amaçlamıştır. Bizlere hayal kurabileceğimizi ve bunu gerçekleştirirken yaşanacak her olumsuzluğa karşı gelmek bunu gönülden bağlı bir şekilde istersek neleri başarabileceğimizi de göstermektedir.

Pes etmek aslında hayale sahip olmamaktır.

İbrahim Can ERDOĞAN

--

--

ibrahimcanerdogan
ibrahimcanerdogan

Written by ibrahimcanerdogan

Hi, My name is Ibrahim, I am developing ebebek android app within Ebebek. I publish various articles in the field of programming and self-improvement.

No responses yet