Momo Kitap İncelemesi
Momo, kısa boylu, kimsesi olmayan bir kız çocuğudur. Yaşadığı amfitiyatro’da halk ona bakmaya gelirdi. Onunla konuşmayı çok severdi. Momo’nun, en yakın arkadaşları Beppo ve Gigi idi. Bir gün şehre gelen zaman tasarrufu şirketinin temsilcileri olan duman adamlar, kentteki insanları zaman tasarrufu yapması konusunda ikna etmeye başladı. Kısa bir süre sonra tüm kent sadece çalışmaya başladı ve artık çalışmak dışında hiç zamanları kalmadı. Momo’nun da yanına geldiler ancak zaman tasarrufu yapmak konusunda ikna etmeye çalışsalarda ikna edemediler. Momo çok iyi bir dinleyici olduğu içinse duman adam, Momo’ya tüm planlarını anlattı. Bu durumu arkadaşları Beppo ve Gigi’ye anlattı. Beppo çöplükte Duman adamların toplantısını gördü. Momo yanına gelen ve üzerinde BENİ İZLE yazan kaplumbağayı kente doğru takip etti. Duman adamlar Momo’yu tüm şehri aramaya başladılar. Kaplumbağayı takip ederken Momo’yu yakalayamadılar ve çok garip yerlerden geçtiler ve hiçbir zaman sokağına, hiçbir yerde evine vardılar ve Hora ustanın evine vardılar. Momo zamanın yöneten kişi olan Hora usta ile tanışırken duman adamlar ise öncelikle Beppo ve Gigi ile başlayarak tüm arkadaşlarını ele geçirmeyi düşündüler. Momo eve döndüğünde etrafta kimse yoktu. Beppo duman adamların tehdidi ile çalışmaya başlamıştı, Gigi’de anlattığı hikayelerle ünlü olmuştu. Şehrin diğer çocukları da günlerini boş geçirdiği için kamplara alınmıştı. Momo arkadaşlarını bulmaya, onlarla konuşmaya çalışırken duman adamla karşılaştı. Duman adamlar, arkadaşlarına karşılık Hora ustaya götürmesini istedi. Momo ve kaplumbağa Hora ustaya giderken Duman adamlar onları takip etti. Duman adamlar hiçbir zaman sokağını sarmıştı ve bundan kurtulmak Momo’nun elindeydi Momo, duman adamların zaman deposunu bulmak zorundaydı. Hora usta zamanı durdurdu ve ömürleri azalan duman adamları takip etti. Çok az duman adam kalmıştı ve onlarda yok oldular. Zaman çiçekleriyle beraber tüm şehir eski haline döndü. Artık herkesin eğlenmeye, gülmeye vakti vardı.
Momo’nun dinleme yeteneği benim dikkatimi çeken ilk kısım oldu. Momo ile dinlemenin ne kadar önemli bir şey olduğunu, gerçekten dinlemediğimizi ve dinlemenin ne kadar zor bir şey olduğunu anladım. Çünkü insanlar Momo’yu sadece dinlemesi için hoşlarına gittiği, fikirlerini bile bilmesine gerek olmadığı gibi gözükse de aslında doğru cevaplar insanların içinde olduğunu bizlere göstermiş oluyor. İnsanların kendilerinin aslında içinde olduğu durumların, cevapların kendilerinde saklı olduğunu anlamış oldum. Yani böylelikle sadece fikirlerimizle değil karşımızdaki insanı dinleyerek de onun çözüm yolu bulmasına, kendisini değerli hissetmesini sağlayabiliriz. Dinlemenin de en zor yanının bu olduğunu da anladım. Sadece dinlemek, karşısındaki insana bakarak ona dinlediğini hissettirmek bir karşı fikir veya bir destekten daha önemlidir.
Beppo sokakları süpürürken hızlı değil aksine yavaş yavaş süpürüyordu. Bunu bilerek yapmıyordu sadece bunu işin iyi yapmak için olduğunu söylüyordu. İşini gerçekten iyi yapıyordu çünkü zaman tasarrufu yapmaya başladığında acele ediyor işini yapmak için yapıyordu. Bunun için bizim de “işini yapmak için yap” düşünce yapısından çıkmamız gerekiyor. İşini iyi yapmanın yanında artık içini “işini herkes için iyi yapma” veya” gelecek için iyi yapma” düşüncelerine bırakmamız gerekiyor. Bizler böylelikle kendimizi geliştirir ve hep daha ileriye gideriz.
Hora Usta’nın sorduğu bilmecenin cevabı olan şimdiki, gelecek ve geçmiş zaman birbirine geçmiş olarak bulunmaktadır. Şimdiki zaman bizim için geçmişi oluşturan anlarımızken baktığımızda geleceğimizi şekillendirir. Bizler bu zaman içinde hayatımıza devam ederiz. Bu bilmece ile aslında her ne kadar geleceğimiz için zaman harcasakta bizlerin geçmişimizden de dersler çıkarmamız gerektiğini, geleceğimizin oluşmasındaki çabalarımızı da etkilediğini açıkça görmekteyiz. İnsan zamanın değerini bu 3 zaman çeşidi arasında olan bağlantıyı keşfettiğinde anlamaya başlıyor. Aslında bunların farklı kelimelerden oluşmasına karşın aynı şeyleri ifade ettiğini görmemiz gerekiyor. Bu düzende ilerlemek bize mükemmel bir yaşam anlayışı kazandıracağını yaşadıkça görebiliriz.
“Hayatta en tehlikeli şey gerçekleşmiş hayallerdir” sözü kitapta beni en etkileyen söz olmuştur. Bu söz insanların hayallerinin ne kadar sınırsız ve acımasız olacağını düşünmemi sağladı. Ayrıca bu hayallerini gerçekleştirdikten sonra da daha da fazlasını istemesi gözlerini körelmesini sağlarsa işte o zaman gerçekleşmiş hayaller tehlikeli bir hal alır.
İbrahim Can ERDOĞAN
Linkedin: https://www.linkedin.com/in/ibrahimcanerdogan/
Github: https://github.com/icanerdogan