MARTI JONATHAN LIVINGSTON Kitap İncelemesi
E-bebek Everest Yolculuğu Yetenek Programı için hazırlanmış kitap incelemesi ödevidir.
Kalabalık bir martı sürüsünde yaşamını sürdüren Martı Jonathan, diğer martılar gibi yaşama amacının sadece balıkçı tekneleri etrafında yiyecek kapmaya çalışmak olmadığının farkına varıyor. Martı Jonathan, tüm gün yemek bulmak gibi her gün tekrarlanan ve günlerini harcadığı işlerle uğraşmak yerine kendisine bir hedef belirliyor. Uçmayı daha çok öğrenerek havada neler yapabileceğini öğrenmek istiyordu. Gününün büyük bir kısmını uçmaya harcıyor, gerekirse aç kalıyordu. Ailesi ve diğer tüm martılar tarafından sıradan bir martı olmaya, hayali olan uçmanın peşinden gitmemesi söyleniyordu. Sonucunda artık diğer tüm martılar tarafından terk edilip, yalnız başına kaldı. Çok çalışarak uçmada hayali olan boyutlara, inanılmaz noktalara geliyor. Bir gün uçmayı öğrenmeye çalışan martıların bulunduğu “Cennet” diye bir yerden gelip, Martı Jonathan’ı çağırdılar. Cennet’te usta martılarla uçmayı daha da öğreniyor. Bir zaman sonra karşı Dünya’ya tekrar dönerek diğer martılara uçmayı, özgür olmayı öğretmeye başlıyor.
Kendimizi Martı Jonathan yerine koyduğumuzda, hayalleri veya ulaşmak istediği hedefleri olmayan insanlar tarafından dışlanırız. Bunun nedeni, “yaşamak için yaşamak” düşüncesiyle günü kurtarmaya çalışmaları ve kendilerine doğduğundan beri yapacakları öğretildiği için değişime karşı gelmeleridir. Martı Jonathan’da diğer martılara becerilerini, yeteneklerini keşfetmelerini bu şekilde özgür olabileceklerini söylemesiyle dışlanmıştı. Bulunduğu yerdeki amaçsızlık ve her gün tekrarlanan işler sayesinde özgür olmadıklarını dile getirmişti. Gerçekleri savunması diğer martıların Martı Jonathan’ı dışlanmasını sağlanmıştı. Aslında tüm insanlık tarihinde farklı olan insan, diğer insanlar gibi toplum tarafından değiştirilmek istenmiştir. Ancak insanlarda da farklılığa yol açanlar, adını tarihe yazdırmayı başaranlardır.
Peki biz bu farklılıklarımızla, çabalarımızla ulaşacağımız nokta nedir? Cennet’tir. “Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir”, çok etkileyici bir sözdü. Cennet her ne kadar en iyilerin olduğu bir mekân olarak anlatılsa da öğrenerek bir cennet yaşadığımızı anlamış oluyoruz. Öğrenmek bizi en iyi noktaya taşıyacağını geldiğimiz nokta da bizim cennetimiz olacaktır. Martı Jonathan ulaştığı Cennet aslında bizim gerçek hayatta yeteneklerimiz doğrultusunda kazandığımız yerdir. Bu yer, bizim yeteneklerimizi keşfettiğimiz ve diğer bizim gibilerin bulunduğu yerdir. Burada her insan aynı amaç için çabalarken, mükemmel olmayı hedefler. Gerçek hayattan örnek vermem gerekirse, tüm yazılımcıların hayali olan “silikon vadisi” aynı amaç için bir araya gelmeye çalışan insanların, mükemmele ulaşmak için çabaladığı bir yerdir. Aynı şekilde Martı Jonathan uçmayı, cennette bir o kadar da çalışması gerekiyordu çünkü orası hedeflerine ulaşmış daha çoğunu hayal eden martılar ile doluydu.
Jonathan Cennet’te ilk başarılı uçuşu kendisini çok mutlu etmişti. Bu uçuş sonucu kendisi Chiang tarafından söylenen “Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek” sözü beni en etkileyen söz olmuştur. İnsan kafasına koyduğunu hedef yolunda adım atarsa bu zaten ne yaptığını bildiğini gösterir. Bilerek atılan çoğu adım bizi başarıya götürür. Kat ettiğimiz yolu bilmek hem kendimize olan güveni arttırır hem de çalışma motivasyonumuzu sağlar. Şöyle ki İnsan, attığı adımın sağlamlığından şüphe ederse dengesini kaybeder.
Dikkatimi çeken bir diğer söz ise “Sevgiyi sakın ihmal etme” olacaktır. Yapılan işte sevgin varsa o zaman farkın ortaya çıkıyor. Sevilmeden yapılan işte cennet olmadığı için sonucunda mükemmelliğe ulaşılması beklenemez. Sevgiden kastedilen şey de aslında sadece işini sevmek değil herkesin içindeki güzelliği de görmeye çalışmaktır. Her martı gibi her insan birinin içindeki güzelliği görürse veya başkasının görmesine yardımcı olması da çok büyük bir sevgidir. Bu durumu anlamaksa gerçek sevgiyi ortaya çıkarır.
Martı Jonathan dünyaya döndüğünde eğittiği Martı Fletcher’a “Kendini bulmak için çalışmaya ihtiyacın var. Gerçek öğretmenin bu” demesi dikkate değer bir öğüttür. Gerçek hayatta da öyle dışarıdan alacağımız bilgi sonsuz değildir ve kendi bütünümüze yönelerek, yapacağımız sorguların bize hayatımızda en büyük yol göstericinin olduğunu anlıyoruz. Hayatta edindiğimiz her deneyim ve herhangi bir bilgi kendimizi keşfetmeye bir basamak olacaktır.
Bu hikâye aslında bir insan yaşamının martılar üzerinden bizlere anlatılmış halidir. İnsan hayatında çokça karşılaştığı temel sorunlar burada aslında martılara yüklenmiş, bu şekilde yaşananların doğallığına ve doğasına vurgu yapılmıştır. Martı sürüsü içinde yaşadığımız toplumken, bu toplumda farklılığımızı ortaya koymayı amaçlarız.
İbrahim Can ERDOĞAN