Marslı (The Martian) Film İncelemesi

ibrahimcanerdogan
3 min readFeb 7, 2022

--

Mars’ta araştırma yapan uzay ekibi, çıkan bir fırtına sonucu aralarından Mark Watney’i kaybederek Mars’tan ayrılır. Yaralı olarak uyanan Mark, yarasını iyileştirmek için HAB gider ve Mars’ta yaşamaya başlar. Botanikçi olan Mark, hayatta kalmak için Mars’ta bir şeyler üretmesi gerektiğine karar verir. HAB içinde bulduğu patatesleri, Mars toprağında yaptığı sulama düzeneğiyle filizlenmesini sağlar. Bu sırada Ares4 bölgesine ulaşarak Mars’tan kurtulmayı planlar ve hazırlıklara başlar. Mark’ın öldüğünü düşünen NASA, uzay görüntülerinden Mark’ın canlı olduğunu anlar. Mark Ares4’e ulaşmaya çalıştığı sırada bulduğu Pathfinder ile NASA’yla haberleşmeye başlar. Kurdukları ASCII iletişimi ile Mark, Mars yüzey aracına erişimi gerçekleştir. Bu sayede NASA ile mesajlaşabilmeye başlar. Dünya’ya dönmek üzere olan ekip arkadaşları ve tüm Dünya bundan Mark’tan haberdar olur. Ardından HAB girişinde çıkan patlama sonucunda Mark her şeyi yeniden düzeltmeye başlar. Yemeği az kalır ve Dünya’dan yardım için gönderilecek olan IRIS roketi infilak eder. Bu yüzden dünyaya dönen ekip arkadaşları tekrardan Mars’a dönmeyi kabul eder. Mark, uzun çabalar sonucu Ares4 uzay aracının olduğu noktaya varır. MTA’den Hermes uzay gemisine kendini fırlatır. Mark, Hermes uzay aracını uzun uğraşlar sonucu yakalar. Tüm ekip eve dönerler ve artık bambaşka astronotlar ile Ares5 fırlatılır.

Filmin bizlere temel olarak aktarmak istediği düşünce “imkansızlıklardan başarma” olarak özetleyebilirim. Astronot’un gezegende yaşadığı yalnızlık bizim gerçek hayatımızda yaşadığımız yalnızlık gibi düşünülebilir. Bizler de bazen çaresiz, yalnız ve asla çıkamayacağımız bir duruma girdiğimizi düşünebiliriz ancak bunu her düşündüğümüzde “her gecenin bir sabahı vardır” diye düşünebiliriz. Asla pes etmemek gerekir ve ne kadar kötü bir durumda olsak dahi bizler elimizden gelenin en iyisi yapmak zorundayız. Hayatın da başarının da en büyük gerçekliği budur. Filmde anlatılmak istenen gibi karanlıklardan çıkaracağımız aydınlıklar, bizlerin başarıya ulaşmamızdaki en büyük destekçimiz olduğunu düşünüyorum.

İlk dikkatimi çeken kısım Mars’ta patates yetiştirilmesi olmuştur. Ne kadar absürt gibi görünse de bana gerçeklik payının olması ihtimalini sorgulamamı sağladı. Ne kadar elverişli görünmese bile yine de toprağın işlevlerinin ortaya çıkarılabileceğini düşünüyorum. Hatta Dünya üzerinde dahi hiç elverişli olmayan toprakların kullanılarak tarım yapılabildiğini unutmamız gerekir. Ayrıca bu olayla birlikte bir kere daha bilimin değerini anlamamı sağlamıştır. Bilim bizlere en imkansız gelen durumların bile açıklanmasıyla birlikte imkansızlıkların ortadan kalkmasını sağlar.

Mark kaldığı HAB girişinde patlama olması sonucunda yaptığı tamir yöntemi, Film’in gerçeklikten çok uzaklaşmasını ve kurgu olduğunu hatırlamamı sağlamıştır. Mars’ta tamirin muşamba ile olması çok garip gelmiştir. Burada bulduğu metal parçalarla veya daha sağlam bir malzeme ile tamirin gerçekleştirilmesini beklerdim. Fırtınaların çok güçlü olduğunu bizlere göstermelerine rağmen bu durum mantığıma ters düşmüştür.

Fırtına sonrası Dünya’ya dönen Mars ekibi Mark’ın yaşadığının yolculuk sırasında öğrenmiştir. Mark’ı almak için dönmeye karar vermeleri bence çok onurlu bir harekettir. Aylar geçtikten sonra bu haberi almalarına rağmen dönmeye karar vermişlerdir. Ayrıca Mars’a döndüklerinde Mark’ı kurtaramayabilirler, yemekleri yetmeyebilir ve çok daha önemlisi aylarca ailelerini göremeyeceklerine rağmen kabul etmişlerdir. Dünya’nın en zor mesleklerinden biri olan Astronotlukta da ekip olmanın değerini bu şekilde görmüş oldum. Ekibin bir kaptanı olmasına tüm takımın psikolojisini ve sorumluluğunu etkileyeceği için kararı hep beraber vermek çok değerlidir. Bir bütün olarak hareket etmemeleri mutlak başarısızlığa sebep olur. Bu yüzden bir ekip içinde var olmak, fikir ve kararlarının dikkate alınmasıyla mümkündür. Bu ekip olmanın en büyük göstergesidir. Sadece emirleri uygulamak veya kararlara katkı da bulunmamak ekip olmanın değerini ortadan kaldırmaktadır.

“Bazen tek başına yürümelisin. Sırf yapabildiğini göstermek için”

İBRAHİM CAN ERDOĞAN

--

--

ibrahimcanerdogan
ibrahimcanerdogan

Written by ibrahimcanerdogan

Hi, My name is Ibrahim, I am developing ebebek android app within Ebebek. I publish various articles in the field of programming and self-improvement.

No responses yet