ETKİLİ İNSANLARIN 7 ALIŞKANLIĞI İNCELEME

ibrahimcanerdogan
4 min readMar 9, 2021

--

E-bebek Everest Yolculuğu Yetenek Programı için hazırlanmış kitap incelemesi ödevidir.

Etkili bir insan olmak alışkanlık işidir. Bu alışkanlıklar zincir gibi ayrılmaz bir bütün şeklinde birbirine bağlı olduğu zaman etkili olabilirsin. Etkili insan olmak için ilk olarak “etkili insan nedir?” sorusuna cevap vermeliyiz, bu sorunun cevabı bizim etkili insan olma yolunda uyguladığımız adımların sonucunda ulaşacağımız hedefimizdir. Etkili insan, ilkelerle hareket ettiği için uzun vadede mümkün olan en yararlı sonuçları alan, sorunlara en etkili biçimde çözüm üreten ve yeni ilkeler öğrenip bu ilkelerle bütünleşebilen kişidir. Burada etkili insan hedefine ulaşmak değişime açık olmayı gerektirir. Değişime öncelikle algılarımız, yorumlarımız Dünya’ya bakış açımızla yani paradigmalarımız ile başlamalıyız. Çünkü “Dünya’yı nasıl görmeye koşullanmışsak öyle görürüz” bu düşünce, etkili insana dönüşme sürecimizde bize etki edecek en önemli nedendir. Değişim sürecinde ilkeler belirleyeceğiz bu ilkelere uyacağız, ilkeler bizim kılavuzumuz olacak bu bizim değişimizin temelini oluşturacak. Benimseyecek olduğumuz “içten dışa” ilkesi burada ulaşmak istediğimiz büyüklük (olmak istenilen insan) ve bizim içimizde (karakterimizde) yapacağımız değişiklikler ile oluşuyor. İçten dışa doğru oluşturduğumuz değişim ilkesinde, değişmek için paradigmalarımızı kullanıyoruz. Kazanacağımız 7 alışkanlığın ilkelerinin de birçoğu aslında içimizdedir. Etkili olmak için bunları fark edip geliştirebilmek ve en derin kaygılarımızı gidermek amacıyla kullanabilmek için paradigmalarımızı değiştirmemize ve “içten dışa” ilkesiyle uygulamamız gerekir. Alışkanlıklar, bilgi (ne yapmalı), beceri (nasıl yapılmalı) ve arzunun (yapma isteği) çaba göstererek, birlikte kullanılmasıyla oluşur. Bu alışkanlıklar karşılıkla bağlılıkla yani başka birine olan ihtiyaç ve ilişkiler ile sağlanması gerekir. Karşılıklı bağlılığa ulaşmak için “bağımsız insan” olmalıyız ancak bu şekilde kendimizin efendisi oluruz. 7 Alışkanlık bize sunacağı ilk 3 alışkanlık bizi bağımsızlığa götürecek ve “Özel Zaferler” kazanmamızı sağlayacak alışkanlıklardır. Bu alışkanlıklar sırasıyla; etkinizin farkına varma ve sorumluğunuzu kabul etme, elde edeceğiniz sonuçları belirleme ve sonuçlara ulaştıran misyonunuzu belirleme, önceliğinizi belirlemek için planlama ve genel zaferler için karşılıklı ilişkilere önem verme. Görüldüğü gibi bu 3 alışkanlık bize kendimizi değiştirme, “içten dışa” ilkemizin ilk adımlarını atmamızı, artık bağımsız bir birey olmamızı sağlar. Karşılıklı bağlılığın temellerini attığımız bizi ekip çalışması ve iletişim gibi ilişkilerimizle bize “Genel Zaferler” kazanmamızı sağlayacak olan alışkanlıklar sırasıyla; kazan-kazan zihniyetine sahip olmak, önce anlamaya çalış sonra anlaşmaya, farklılıklara değer vererek bütün olma. Bu alışkanlıklar bize ilkemizde “dışa” yönelmemizi sağlar. 7. Alışkanlık, tüm alışkanlıkların dengede kalmasını ve yenilenmesini sağlar. Etkili insan olmak için takip edilen 7 alışkanlığı oluşturan etkililiğin tanımı ve paradigması, üretim ve üretim yeteneğinin (Ü ve ÜY) dengede tutulmasıdır. Üretim istenilen sonuçların üretilmesini, üretim yeteneği ise üretimin gerçekleştirildiği yetenek veya kaynaktır.

İnsanlık diğer canlılardan ayıran özellik öz bilinçtir. Öz bilincimizi kullanarak aslında hayatımızı şekillendirmeye başlarız. Temelde öz bilincimizi bize kendi yaşamımızdan sorumlu olduğumuzu, sorumluluğumuzu kabul etmemizi sağlar. Sorumluluğu kabul etmek diğer alışkanlığın temelidir çünkü seçimlerimizin bizi etkilediğini buna göre kendi “Etki alanımızı” belirlemiş oluruz. Sorumluluğunun bilincinde, etki alanı içinde kendi hayatımızı değiştirmenin kendi kararlarımızda olduğunu anlayarak başlamalıyız. Peki değişeceğimize karar vermek aslında işe başlamaya karar vermektir burada etkili olmamız varış noktamızı belirlemeye yani sonumuzu düşünmeye bağlıdır. Sonunu düşünerek işe başlamanın en iyi yolu aslında bir misyon belirlemektir. Misyonumuz bizlere “ne olmak istiyorum?”, “ne yapmak istiyorum?” gibi temeldeki değerlerimize ulaştırmayı sağlayacak olan sorular ile inancımızı ve felsefemizi geliştirmemizi sağlar. Misyonumuzu belirlemek; bizim en başta etki alanımızın merkezinde vizyonumuzla, değerlerimizi düşünmemizi sağlar. Kendi merkezimizi bulmak için etki alanımızın merkezinde kendimize “Ne durumdayım?” diye sorarak başlanabilir. Kendime bu soruyu sorduğumda “iş merkezli” aslında toplum arasında “işkolik” olarak tabir edilen kendi hayatının merkezine işini koyan biri olarak çıktım. Hayatta kendimi yaşamın diğer alanlarında etkinliğimi artırmaya çalışsam da kendimi üretmeye çalışarak buluyorum. Şimdi misyonumuzu belirlemek için tek bir belirgin (ideal) merkeze geçiş yapmamız gerekiyor. İdeal merkeze geçtiğimizde yaşamımıza sağlam bir temel yaratmış oluruz. Bu merkeze geçmek için kararlarını, başka kişi veya koşullara göre değil, bağımsızlığımızı kullanarak bilgiyle ve bilinçli şekilde vermesi gerekir, kararınızın en etkili seçim olduğunu kabul etmeli verilen karar değerlerinize katkı sağlamalıdır. Misyon bildirgemizi de bu kurallara uyarak bulunduğumuz merkezden ilke merkezine geçebiliriz. Bu misyonla artık olacağımız kendimizi beynimizde yaratmış oluruz. Artık edindiğimiz alışkanlıkları gerçek hayata uygulama vaktidir. Uygulamalarımızı artık planlı şekilde yapmaya başlayacağız, planımızda zamanımızı yönetmeyi ve bu yönetimi de önceliklerle sağlayacağız. Hayatımızda çıkan krizlere göre hareket etmeyi bırakıp, bunları “acil” ve “önemli” kısmında uygulayacağız ama alışkanlıklarımızı, “acil değil” ve “önemli” şeklinde rutinle haline uygulamaya devam edeceğiz. Artık çevremizle ilişkilerimizi düzenlemeye başlayabiliriz. İletişimde olduğumuz kişilerle aramızda “Duygusal Banka Hesabı” oluşturup buna yatırım yaparak güven bağları oluşturmalıyız. Buraya yapacağımız yatırımlar basit olarak dürüstlük, sözünde durmakla oluşturulabilir. Güçlenen bağlarla ilişkilerimizde karşılıklı kazanca öncelik vererek, kaybettiğimiz ve kaybetmeyi sağladığımız bir anlaşma yerine anlaşma yapmamayı tercih etmeyi de düşünebiliriz. İlişkide kazan-kazan olması için ise empatiyle dinlemek gerekir, burada önemli olan önce anlamaya sonra anlaşmaya çalışmaktır. Bu anlaşmada çıkan farklılıklar ile yakalanan sinerji sonucu artık ilişkide karşılıklı parçalar değil, birleşip bütün olunur. Bu alışkanlıkları fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal boyutta dengede tutarak ve bir arada uygulanarak devamlı olması sağlanmalıdır. Bu döngü insanı, etkili insana dönüştürür.

Yapabildiğin ya da hayal edebildiğin her neyse, başla. Cesarette deha, güç ve büyü vardır!

İbrahim Can ERDOĞAN

--

--

ibrahimcanerdogan
ibrahimcanerdogan

Written by ibrahimcanerdogan

Hi, My name is Ibrahim, I am developing ebebek android app within Ebebek. I publish various articles in the field of programming and self-improvement.

No responses yet