12 ANGRY MAN İNCELEME
E-bebek Everest Yolculuğu Yetenek Programı için hazırlanmış film incelemesi ödevidir.
Yaşça küçük olan bir çocuğun, babasının öldürülmesinden sorumlu tutulmasının sonucunda yargıç karşısına çıkarılıyor. Şahidin cinayeti çocuğun işlediğini ve avukatın savunmasıyla birlikte yargıç da çocuğun babasının katili olduğu kararını veriyor. Artık 12 kişilik bir heyet tarafından çıkacak karar ile çocuk suçlu ilan edildiğinde idam edilecektir. 12 kişilik bu heyet bir odada çocuğun suçlu veya suçsuz olduğu konusunda tartışmalı ve hep beraber aynı fikirde birleşinceye kadar bu oda içinde tartışmaya devam etmelidir. Mahkeme sonucunda heyet dahil herkes çocuğun katil olduğunu düşünse de sadece bir kişi diğer heyet üyelerine karşı geliyor. Artık üyeler fikri farklı olan bir kişiyi, bir kişi ise diğer tüm üyeleri fikrini değiştirmeye ve olayı derinlemesine sorgulamaya başlıyor.
Aslında ikna oyunu gibi gözüken filmimizde temel olarak önyargılar, bulunduğun durumun düşüncelerini etkilemesi, sabit ve değişmez fikirlere sahip olmak ve toplum veya bir topluluğun ortak düşüncelerini sorgulamadan kabul etmek gibi günümüzde dahi sorun olan bu konulara değiniyor. Şahidin cinayeti işlerken çocuğu gördüğünü savunması, avukatın herhangi bir şekilde güçlü bir savunma yapmaması ve çocuğun yetimhanede büyüyüp aslında iyi bir çocukluk geçirmemesi heyet tarafından çocuğa karşı bir önyargı oluşturuyor. Aslında kesin olmayan yargılar, kişilerin önyargıları ile bütünleşiyor. Önyargıların bizim veya başkasının hayatına çok büyük etikleri olabilecekken, başkasının hayatını elinden almamızı sağlayacak kadar bizi ele geçirmiş de olabileceği görmüş oluyoruz. Suçsuz olduğunu savunan heyet üyesi diğerlerinin neden böyle düşündüğünü sorduğunda hatta onlarda kendi yaşantılarından yola çıkarak aslında ona benzer çocukluk geçirdiğini ama kendisinin kötü bir insan olmadığı gibi düşüncelerle yavaş yavaş önyargılarını bırakmaya başlıyor. Önyargılarından tamamen sıyrılmak için ise fikirlerini başkalarıyla paylaşmayı, saygı duymayı ve başkalarının hayat görüşünden fikirler edinmek gerekiyor. Başkalarının düşüncelerine saygı duyarak aslında çocuğun suçsuz olduğunu yani kendisinden farklı düşünen bir kişiyi anlamaya çalışan yaşlı amca gibi güzel bir davranışa yol açmış olabiliriz. Değişmez ve kesin yargılarla konuşan heyet üyeleri sırasıyla aslında temelde neden öyle düşündüklerini değil, düşüncelerini aslında değiştirmeyeceklerine vurgu yapıyorlar. Bu da haliyle kendileriyle çelişmelerine dahi yol açıyor. Yaşlı bir şahidin, çocuğun suçlu olduğunu söylediğini kabul ederken, bir zaman sonra yaşlı bir adamın her dediğini nasıl kabul edeceklerini dahi sorguluyor. Bunun sebebi fikirlerinin ne pahasına olursa olsun doğru olduğunun ve insanlar tarafından koşulsuz kabul edilmesi istediğini düşünmesinden kaynaklanıyor. Oylamanın ilk yapıldığı sırada aslında çoğu üyenin suçlu demesi ve neden suçlu dediklerini açıklayamaması burada ortak bir paydada buluşmak istemenin de bir sonucudur. Aslında ortak düşüncelerin olması ilişkilerde ve toplumda çok güzel bir durumken bu gibi karar verilme noktalarında birbirinin düşüncelerini koşulsuz kabul etmeyi sağlayabiliyor. Bu da bazen size göre yanlış olan bir düşüncenin aslında toplumun bir parçası olduğunuzdan, dışlanmaktan veya kendinizi açıklamaktan korktuğunda sizi o düşüncenin en büyük savunucusu ilan edebiliyor. Bu yüzden önyargılar olmadan, kendi fikirlerimizin dış etkenlerce değişmemesi çok önemlidir. Tabiki de burada kararlar havanın sıcak olmasından tutun insanların gitmesi gereken bir maça kadar birçok durumdan etkileniyor.
İlk dikkatimi çeken kısım, suçlu diye karar veren ve sonradan kararını değiştirerek farklı fikirlere şans veren yaşlı amcamız davranışı çok etkiledi. Başka fikirlere şans tanımak için kendi fikirlerini kenara koymak çok erdemli bir davranıştır. Sonrasında çocuğun suçlu olduğunu düşünen ve gerçekten bir kanıt yerine bunu çocuğa karşı önyargılarıyla anlatan adama sırt dönülmesi, fikirlerine karşı yapılacak bir saygısızlık gibi görülse de etkili bir davranıştı. Son olarak son kalan kişinin kararını kendi hayatından yola çıkarak değiştirmesi, geçmişimizin kararlarımızı nasıl etkileyeceğini de göstermiş oluyor.
Düşünmeden verilen karar, en tehlikeli sonuçtur.
İbrahim Can ERDOĞAN